Hızır ve İlyas aleyhisselamın yeryüzündeki vuslatı ile başlar ruhların baharla sevinç bulması. Baharın gelişi, tüm canlıların yeniden hayat buluşu, bolluğun, bereketin simgesi olan Hıdırellez; dostluğu, bütünlüğü, kardeşliği aşılar ruhlara.
Birçok kişinin geçmişini bile bilmeden, kendisini sadece eğlence(!) rüzgarına kaptırdığı Hıdırellez’i tüm detayları ile irdelemek de bize düştü. Yurdumuzda bu yıl (2018’de), Miladi 5 Mayıs Cumartesi akşamı başlayıp, 6 Mayıs Pazar akşamına dek sürecek olan bu bayram da tüm dileklerin ve duaların gövde gösterisi yapacağı aşikardır. İnanış o ki; Hızır (as)’ın dolaştığı her yer çorak topraktan yeşil bitkilere bezenir, kurak alanlar ırmaklarla dolar taşar, bolluk ve bereket sicim sicim yağar bi’iznillah. Bu inanışla her Hıdırellez, Hz. Muhammed (sav)’i simgeleyen gül ağaçlarının toprağını havalandıracak, kendisini gelin gibi süsleyecek, umutla, özenle birçok aktivitelerde bulunacağız yine yeni yeniden. Bizim bereket hikayemiz(!); ne Satürn’den olma Rhea’dan doğma Ceres kadar, ne, ”aşkın babası bolluk, anası yokluk” fikrini tez olarak ortaya süren, evliliği ile gündeme gelen Poros’un melankolik hayatı kadar, ne Homeros’un diline sakız olan, nam-ı diğer buğday güzeli Demeter kadar ismi nam yapmamış, ilgi çekmemiş olsa bile, ilk çağlardan beri Mezopotamya, İran, Anadolu, Osmanlı, Balkanlar ve tüm Doğu Akdeniz ülkelerinde baharın gelmesiyle coşku ile kutlanan bir bayramdır. Akşamdan hazırlanıp, gece gül dallarına asılan keselerin ardından dalınan güzel rüyalara, sabahın erken saatlerinde Hızır (as)’ın geldiği umudu ile veda edilir.. İnanış o ki, hastalık ve nazarlardan korunmak için yakılır ateşler. Birçok kültür tarafından vazgeçilmez ritüeller arasında yer alır bu aktivite. Yılan figürlü asası ile deva saçan Asklepios’un bile ateşten atladığı ironisi var birde kafamızda.
Minik minik ellerin bile inşaa ettiği evler vardır. Hızır (as)’ın gece gelipte dokunması için dualara el açan minik eller… Özenilerek yapılır bu evler. Kenarı bozulsa uyku rahat vermez.. Yapısı da görsele göre değil, hayallerde ki isteğe göre şekillenir. Yurdumun bazı yörelerinde, bugüne özel edilen duaların kabuledilmesi için verilen sadaka, tutulan oruç, kesilen kurbanlar da söz konusudur.
Hızır, Hıdır (&Hadır) olarakta nitelendirilen Arapça kökenli bir kelimedir ve anlamı yeşilliktir. Kur’an-ı Kerim’in Kehf suresinde ”Salih adam” kıssasında geçen kişinin Hızır (as) olduğunu ve alimlerin bir kısmının Nebi, diğer bir kısmının ise Veli olduğunu ileri sürmektedir. Veli olduğunu bile kabul etsek, İkinci Tabaka-i Hayatta bulunmakta ve bu mertebede aynı anda birçok yerde var olabilmesi mümkündür. Ebu Hureyre (r.a)’nin nakline göre Hz. Muhammed (sav) Hızır’a, Hızır denmesini anlatırken; ”Hızır otsuz kuru bir yere oturduğunda ansızın o otsuz yer yeşillenerek hemen dalgalanırdı” şeklindedir.
İsrailoğulları Peygamberlerinden olan İlyas (as) ise Tevrat’ta Elia ismi ile anılan, Kur’an’da ise ”İlyasin” şeklinde anılan (es-Saffat, 37/130) Peygamberliği bildirilen ve ”Hiç şüphe yok ki İlyas gönderilen Peygamberlerdendir” (es-Saffat 37/123) şeklinde hitabedilen İlyas (as), İsrailoğullarına Allah’ın elçisi olarak gönderilmiştir. M.Ö 9.yy da yaşadığı ve o zamanlarda İsrailoğullarının Ba’l adında dört cepheli put’a tapıyor olduğu bilinir. İlyas (as), tüm çabalarına rağmen bu puta tapmaktan vazgeçirememiştir onları. Peygamberliğini yalanlayarak (es-Saffat 37/124) O’nu ülkeleri olan Ba’lbak’ten çıkarmışlardır. Sonrasında bir çok musibet ile gazaba tabi tutulan İsrailoğulları, İlyas (as)’ı geri çağırmalarına rağmen, tekrar ona nankörlük yapmış ve tamamen uzaklaşmasına sebep olmuşlardır. İlyas (as)’ın, zamanın hükümdarları ile birçok mücadeleye girdiği ve birçok zaman mağarada yaşadığı kaydedilmektedir.
Sonrasında ise söz konusu vuslat gerçekleşir. Ve zamanla dejenere olan masumane buluşma yerini birçok bid’at e bırakmıştır. Gül dallarına asılan keseler, bağlanan çaputlar, bekar kızların gömdükleri yüzükler, kurulan masalar, çalınan davullar, yakılan ateşler, yapılan maketler vs vs.. Kısaca islam ile çelişen aktiviteler devreye girer. Minicik beyinleri, yine yeni yeniden, kendi beyinciklerimizle nasıl yıkadığımıza, vücudu hayattayken ruhlarına kendi ellerimizle nasıl toprak attığımıza hepbirlikte şahit olmaktayız.
Hristiyanların, Saint Georges yortusunun bir farklı versiyonu haline gelen yeni moda Hıdırellez, müslümanların noel kutlamaları, kara cuma ya eşlik etmeleri kadar manidar olsa gerek. İslam’ın Tevhid inancından uzak, sahte, mitolojik dürtülerin, şamanist kalıntıların artıkları olarak kutladığımız Hıdır ve İlyas’a dualarımızı iletmeleri temennileri ile..