Gurbaneeeyyyy! Kurban Ney?!?!

0
558

Bugün kurban bayramının 1.günü.
Ailemi ziyaret etme veya kurban kesmek gibi bir durumumuz söz konusu olmadı. İlk işim sevdiklerimi (rehberde) büyükten küçüğe filtreleyip, bayramlarını kutlamak oldu. Evin genel temizliği ardından 2 kitap bitirdim. Telefonu elime alıp sosyal medyaya bir göz atayım dedim ki, demez olaydım.
“Maddi durumumuzdan dolayı kurban kesemedik, bir pişirimlik kurban eti” diye paylaşımdan tutun, “Bir komşum kapımı çalıp da, “kurban kestin mi?” diye sormadı” ya varana kadar. Ardından çevremde şahit olduğum acınası(!) kurban sohbetleri geldi aklıma.
– Buzluğa 1 yıllık kurban etini nasıl sığdıracağız!
– Bayramdan önce yeni bir dondurucu mu alsak!
– Etin hepsini nerede muhafaza edeceğiz!
Ve benzeri o kadar çok gereksiz, gayet iyi niyetle(!) fakat yersiz, anlamsız cümleler duydum ki. Bu içerikli muhabbetler benim oldum olası tüylerimi ürpertir. Bayram; paylaşmaktır diye öğretti bize büyüklerimiz. Ama güncel bayram kutlayanların; yaşamak(!) için kışlık stoğunu güncelleyen karıncalardan hiç bir farkı kalmadı maalesef. Yarına çıkacağımızın garantisine vakıf olamayan biz, 1 yıllık etimizi stoklama cüretini nereden buluyoruz aklım almıyor.
Geleyim gördüğüm paylaşımlara. Nefsimizi dize getirmek için oruç tutuyoruz, yokluğu bilelim, muhtaç olanların halinden azda olsa anlayalım diye. Bu süreçte komşumuzun kapısını çalıp 1 kap yemek de bizden olsun diye muhabbeti arttırıyoruz, paylaşıyoruz. Onda olup olmadığını bilmiyoruz, incineceğini düşünerek soramıyoruz. Üzerimize düşeni yapmaya çalışıyor, güzeller güzelinin de dediği gibi; o açken biz tok yatamıyoruz(!).
Yokluğu, istediği anda istediği her şeyin olamayacağını çocuklarımıza daha minicikken aşılamamız gereken bizler; sayfalarda; kurban eti isteme rahatlığını nereden buluyoruz!           Allah kimseyi yoklukla sınamasın, gördüğünden geri koymasın, muhanete muhtaç etmesin, istemek zorunda bırakmasın. Fakat bu neyin yüzsüzlüğü anlam veremiyorum. Varsa vardır, yoksa yoktur. Yemek zorundasın. Yemezsen ölürsün. Fakat kurban eti istemek, vermemek kadar çirkin geliyor gözüme.
Sağ elimin verdiğini sol elimin görmemesi gereken bir dindeyim ve dindaşlarımın kafasında ki deli soruya gelelim bir de; “kurban kestim mi?”
“Yaaaağğğ, adam sana kurban eti verip vermemek için sormuştur!” denir ya ardından. Sen beni o kurbana uygun görüyorsan; hazırlar kapıma kibarca gelirsin. Kesmediysem; Allah kabul etsin söylemlerimle, teşekkür eder alırım. Kestiysem; (kibarca) verebileceğin başka birileri var ise onlara yönlendiririm.
Kestin mi? Ne kestin? Kaça aldın? Kime dağıttın? Kaç kişi ortak girdiniz? Nereleri sana düştü? Derisini n’yaptınız? Kelleyi kim aldı? vs vs vs. Allah, Peygamber aşkına, bu kadar meraklı olmayın. Bu merak inanın hiç kimseye bir fayda sağlamaz. Ne kesip, dağıttığınızdan, ne alıp ettiğiniz duadan hayır gelir. Niyet de önemli çok ayrı mesele fakat amelin hayrını bırakan da sessizlik olmalı diye düşünenlerdenim.
Bir de yukarı da dile getirdiğimiz, kurban eti stoklama konusu var, bizi en çok üzen, en düşündüren versiyonundan. Bu konu ile ilgili yazabileceğim her şey hakaret içerikli olur.
Yapmayın.
Madem yapıyorsunuz, hakim olamıyorsunuz, bunu sessizce yapın ki şahit olup da, üzülmeyelim.

Bayram; paylaşmaktır. Bayram bir yetimin, bir öksüzün, evine aş götürmekte zorluk çeken bir ana-babanın gülümsemesidir.
Bayram kutlarken bu ruhu asla yabana atmayacağımız, bilinçli, sağlıklı, bol paylaşımlı, mutlu nice nice bayramlarımız olsun.

CEVAP VER